2017 Yılında Televizyon Sektörüne Yön Verecek 7 Akım
İngiliz araştırma şirketi K7 Media 2017 yılında uluslararası televizyon yayıncılığı, yapım ve reklam sektörüne ışık tutacak 7 akımı sıraladı.
BİR
DEVAM EDEN BELİRSİZLİK
Britanya’da Brexit, Amerika Birleşik Devletleri’inde Trump’ın başkan seçilmesi, Rusya, Çin ve Batı arasında giderek artan gerginlikler, küresel ısınmanın getirdiği endişeler ve Türkiye’yi olduğu gibi birçok ülkeyi de etkileyen terörizm korkusu!
1980’lerde fütürist Faith Popcorn’un dediği gibi: Dışarısı zor ve korkutucu ise, içeriye yönelme dürtüsü ağır basar.
Siyasi arenadaki değişimler ve gelecekle ilgili giderek artan endişeler Kozalaşma’ya doğru hareketi zaten başlatmıştı. Ancak artık kozalaşmanın bir anlamda teknolojik olduğu ve dijital dünyanın sahte haberlerle çalkalandığı bu dönemde öne çıkan programlar siyasi kimliği ve gerçekliği araştıranlar olacaktır.
AlttFörrSverige’nin uluslararası Emmy’yi kazanması (Great Norway Adventure adlı formatın İsveç versiyonu) ve Deutschland 83 gibi yapımlar bu akımın örnekleridir.
İKİ
SANAL GERÇEKLİK: İki pazarın hikayesi
2016 sanal gerçekliğin ilk defa ticari açıdan bir değer oluşturduğu yıl olarak hatırlanabilecek. Konudan soyut bir kavram olarak bahsetmek yerine artık birçok detayı ile nasıl paraya dönüştürülebileceğini kavrayabiliyoruz.
2017’de sanal gerçeklik pazarı iki farklı yolda hızla ilerleyecek: 1- Mobil alanda, 360 derece videolarla 2- Oculus, Vive ve PSVR gibi pahalı interaktif oyun unsurları da içeren başlıklarla.
360 derece görsellik sağlayan çekimler televizyonlar için elbette çok cazip bir yenilik. Discovery gibi kanalların da önderliğinde 2017 yılında bu çekimlerin gayet makul bütçelere yapılabildiğini göreceğiz. Sanal gerçekliğin içeriğe katkılarının sadece mükemmel bir görsellik tecrübesi sunmak olmayacağını, premium servislerde bunun ötesinde uygulamalar sunacağını tahmin etmel elbette güç değil.
ÜÇ
DOĞU BATI İLE BİRLEŞİYOR: Formatlarda yeni dönem
Uluslararası format pazarı her sene farklı bir bölgeden çıkışlar görebiliyor. ABD, Birleşik Krallık ve Hollanda liderliklerini sürdürse de, formatlar için yeni bir dönem başlıyor olabilir.
Aralık ayında Singapur’da ATF’de konuşan Keri Lewis Brown, Doğu’dan Batı’ya format kanalize etmek için farklı iş modellerinden bahsetti. Super Combat Teams ve Better Late Than Never bu akımın başarılı örnekleri.
2016’da NBC kanalında elde ettiği başarının ardında 18 ülkeye satılan orjinali Kore formatı olan Better Late Than Never’ı, Çin’de 100 milyon kişiden fazla izleyicisi ve 200 milyon kişiden fazla 2. ekran kullanıcısı olan Super Combat Teams izliyor.
Çin’in ve diğer Asya ülkelerinin çeşitli tarzlarda yeni reality’ler ve farklı yemek programları hazırladığını görüyoruz. Bugüne kadar stüdyo eğlence programları Batı’dan Doğuya yayılırken, içeriği güçlü komik ve fiziksel özellikler içeren bu programlar akımı tersine döndürebilir.
DÖRT
MARKALI İÇERİK: Büyük oynamak!
Markalı içeriklerde hızlı bir artış gözlemlemekle birlikte, 2017 Mantra’sının büyük oyna olacağına inanıyoruz.
BMW’nin yüksek oktanlı kısa filmi “The Escape” (yön.Neill Blomkamp) buna iyi bir örnek. Marriot otel zincirine ait içerik stüdyosu yakında “Two Bellmen” dizisinin yeni bölümünü yayınlayacak. Filmlerde Emirates ve Mercedes Benz gibi sponsorlar da yer alıyor.
2017’de daha fazla markanın kendi içeriğini kendi stüdyolarında yaratmaya başlayacağını düşünüyoruz. Markaların artık yüzeysel olarak izleyiciye ulaşma rekabetinin ötesinde geçeceğine ve rekabetin en güçlü ve kaliteli içeriği yaratma alanında yaşanacağına inanıyoruz.
BEŞ
CANLI YAYINCILIK
2016 ‘da internette canlı yayın yapmanın maliyetinin neredeyse yok olduğunu gördük. Bu durum 2017’de heyecan verici olasılıklar yaratıyor.
BuzzFeed ekibi Nisan 2016’da bir karpuzu üzerine lastik bant geçirerek patlatmak isteyince Facebook’da 800 bin izleyicinin aynı anda canlı yayını izlediğini gördük. Ekim’de ise yine Buzzfedd Subaru sponsorluğunda sevimli köpek yavrularını canlı yayınlamaya başladı. 2017 yılında markaların izleyicileri internette canlı yayınlarda nasıl etkilemeye çalışacağını göreceğiz.
ALTI
Parıltılı bir dünya ya karşı tozlu dünyalar
2016 farklı görüşlerin toplumları böldüğü bir yıl oldu. Kutuplaşma televizyonlarda yer alan birçok programda da etkisini gösteriyor. Bir tarafta parıltılı show programları, diğer tarafta zorlu kaçış oyunları.
ITV’nin The Voice ve BBC’nin Let it Shine ile Pitch Battle adlı şarkı yarışmaları seyirciye neşe ve eğlence vaat ederek rahat bir kaçış olanağı yaratırken, diğer uçta Channel 4’de “Spies”da İngiliz Gizli Servisine girmek isteyen ajan adayları yarışıyor. Kanal ayrıca seyircilerin mühendislerin en zorlu koşullardan kurtulma çabalarını izleyebilecekleri Escape adlı başka bir kaçış programı daha lisansladı.
Gerçeklerden Kaçma Akımı’nın iki farklı yüzü…
YEDİ
DÖNEMSEL DİZİLER: Göçmenler ve çeteler
2017’de dönemsel dizilerin daha cesur olduğu, göçmenlerin ve çetelerin tarihsel yerleşimine bakıldığı diziler izleyeceğiz.
Discovery’nin Frontier’i 1800’lerde İngiliz İmparatorluğu ile Amerika/Kanada sınırında yaşayan asi avcılar arasındaki kanlı gerginlikleri anlatıyor. BBC dizisi Banished ise Avustralya’ya yollanan ilk mahkumların hikayesini anlatıyor. Sky1’dan Jamestown, Tom Hardy'nin Taboo’su, New Orleans draması The French Quarter ve Endemol Shine Fransa’dan Apaçiler hep büyük metropollerin şiddet dolu geçmişlerini gözler önüne seriyor
Bu dizlerin cazibesi çok da net olmamakla birlikte, farklı sosyal sınıflardan gelen ve zorluklara karşı mücadele edenlerin savaşları, belki de geçmişe bakıp nasıl yine de modern medeniyetlere ulaşabildiğimizi bize gösterdiği için bir rahatlama aracı oluyor olabilir.